17 Ağustos 2016 Çarşamba

Ne Olursak Olalım…

Ortaokul yıllarımdı. Amcam öğretmendi. Hem biricik amcam olduğundan hem de öğretmen olduğu için o gün ve bu gün de tüm söyledikleri ve yaptıkları anlamlı kutsaldı. Bana aşağıdaki şiiri okudu ve bu şiiri hayatım boyunca içimde yaşatmamı istedi. O günden sonra benim birincil amacım “Her ne isem her ne olursam olayım en iyisi olmalıydım!” oldu…



EN İYİSİ OL
Dağ tepesinde bir çam olamazsan,
Vadide bir çalı ol.
Fakat oradaki en iyi küçük çalı sen olmalısın.

Çalı olamazsan bir ot parçası ol,bir yola neşe ver.
Bir misk çiçeği olmazsan bir saz ol.
Fakat gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın.

Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmaya mecburuz.
Dünyada hepimiz için bir şey var.
Yapılacak büyük işler, küçük işler var.
Yapacağınız iş, size en yakın olan iştir.

Cadde olamazsan patika ol.
Güneş olamazsan yıldız ol.
Kazanmak yahut kaybetmek ölçü ile değildir.
Sen her neysen, onun en iyisi olmalısın.
(Douglas MALLOCH)



Sokakta insanları gözlemlerim. Bugün iki çöpçü arkadaşımdan örneklemde bulunacağım; sokağınızda çöpleri boşaltan bir çöpçüye bakın. Birinci çöpçümüz işini ve kendini seviyorsa şöyle yapar; çöpü arabaya dikkatli boşaltır. Eğer dökülenler varsa onları toplar ve çöp arabasına atar. Ekmek varsa çöpün yanında, onu alıp arabanın yanında bir yere asar. Muhakkak o ekmekleri bir hayvanın karnını doyurması için ayırmıştır.
İkinci çöpçü de ne kendini ne işini sever. Aynı durum şöyle yaşanır; büyük bir gürültü ile çöp kutusunu arabaya dayar. Sanki çöp kutusu canlıdır ve onu tartaklar gibi hınçla boşaltır içindekileri çöp arabasına. Yerlere dökülen varsa onlara da niye döküldünüz diye bir tekme savurur. Arabaya binerken de; ben böyle kadere tüküreyim der gibi yere tükürür gider.
Bu iki insan hangi meslekte olursa olsun aynı rollerinin farklı yansımalarını yaşar ve yaşatır. Diyelim ki bizim kahramanlarımız doktor oldular; birinci doktor hasta muayenesinde şöyle yapar; içeri giren hasta ile selamlaşır; bunu aynı günde defalarca yapsa da selamlaşır. Hastasına kendi anne ve babası veya kardeşi gibi bir tutumla yaklaşır. İki kelam ile içini rahatlatır hastanın.Hastamız iyileşemeyecek de olsa kendini önemli ve bu dünyada var hisseder.
İkinci doktor kahramanımız doktor olsa hastamıza nasıl yaklaşır anlatmama gerek var mı bilemiyorum ama ben yine de bir iki cümle ile üzerinden geçeyim. Hasta içeri girince selamlaşmaz. Karşısındaki bir canlı değil de onun için iştir sadece, cansız varlık gibi davranır hastaya. Hasta bir şey söyleyecek olursa pişman eder onu; herkes yerini bilmelidir efendim. Hasta hasta değilse de hasta olur.
Evet, kim olursa olsun kahramanlarımız çöpçü, doktor, öğretmen vb. Aslolan insanın kendi ile barışık tutumudur. İnsan kendini severse diğer insanları ve dünyadaki tüm canlı ve cansız varlıkları sevebiliyor ve saygılı davranabiliyor. Bulunduğumuz yer ve işimiz bizim ilgi ve yeteneklerimize yakın olduğunda kendimizi daha başarılı hisseder ve daha başarılı olacak çabaya gireriz. Başarı yatlar ve katlarda değil içinizde duyduğunuz huzur ve mutluluktadır.
Şunu da duyar gibiyim sizden, “Karnın açken nasıl mutlu olacaksın? Sana konuşmak kolay!” Efendim bu dünyada hepimiz var olduğumuz yerde yapmamız gereken işleri sevgi ve saygı çerçevesinde görev bilinci ile hakkı ile yapar isek bu dünyada açlık diye bir terim yer almaz.
İçimizde yarattığımız eziyeti kendimize ve çevremizdeki canlı cansız hiçbir varlığa yaşatmayalım. Gelin kendi kapımızın önünü süpürerek başlayalım ve lütfen kendimizi ve yaptığımız işleri sevelim.
Bu dünyada bize ihtiyaç var ve yerim işim nerde ise ben onu hakkı ile yapmak yaşatmak için varım. Ne olursak olalım en iyisi olalım. Yaptınız işlerde mutlu olmanız ve mutlu edebilmeniz dileğiyle. Sevgi ve saygılarımla…


Sahide KIZILKAYA

(Kilizman Postası/ Kasım 2013 te yayınlandı )

Çeldirici implantları temizlemeye var mısın?

Bugün hemen şimdi tüm realiteleri değiştirecek neyi farklı olabilirim ya da yapabilirim? Dedik ya sabahtan 30 kere 😃 üstüne bu post bi fark...