12 Eylül 2016 Pazartesi

Eskiden çoook eskiden… bir zamanlar kırmızı pabuçlar varmış ;

Eskiden çoook eskiden… bir zamanlar kırmızı pabuçlar varmış ;
O kırmızı pabuçlar bayramda alınırmış kız çocuklarına
Neden mi ?
BENİM ANNEM BABAM MÜKEMMEL …
Onlar köyün ilk bayram gelini ve damadıydı J

Ben köyden kente göçmüş bir ailenin ilk kız çocuğuyum.Onların prensesiyim. Ben doğduğumda babam 21, annemse 17 yaşındaymış.
Annem anlatır: Köyde anlatılırmış; Kurtuluş savaşında  İzmir’den gavurlar döküldü denize ve ülkemiz kurtuldu 9 Eylül’de diye.Annem ilk İzmir’i o zaman duyuyor. Televizyon ile tanışıp gavurları görünce de çok şaşırmış ; onlarda insanmış, etten kemikten…Onlarında canı varmış yanan…Annem köyün güzel ve çalışkan kızlarından olup evin en büyük kızıymış.Başak tarlalarını anlatır özlemle ve anlatırken o tarlalarda esen rüzgarı ve toprak kokusunu onun yüzünde görürürüm.
Babam deseniz hiç annesini bilmemiş.O daha 40 günlükken annesi gözlerini yummuş lohusa hastalığından. Babam acı ile espiri yapar “benim süt anam inek” diye…18 yaşında babasını da kaybediyor.Köyde perişan olmasın diye köy büyükleri karar alıp babamın yaşını büyütüp 18 yaşı 20 yapıp askere gönderiyorlar.Babamı  istasyonunda dayısı uğurlar İzmir’e .Babam trenden  dayısı kaybolana dek bakar.lk defa bir insanın bu kadar küçücük kalıp kaybolduğunu görür.Dağların ardında bir dünya olduğunu da o gün trende öğrenir.
Annem ve babam büyüklerinin aldığı kararla, daha babam askerdeyken  nişanlandırılırlar. Babam askerde bırakın büyüklerinden para beklemeyi ,çalışıyor; para biriktiriyor.Sevilen, çalışkan, sarışın, mavi gözlü köy çocuğuna akıl veriyor komutanları ; “Kal İzmir’de. Yuvanı kur burda. Sen taşı sıksan suyunu çıkarırsın .Napacaksın köyde.” Babam mütevazi bir ev tutuyor.İş buluyor Sümerbank Fabrikası’nda. Babam 18 yaşında asker olarak geldiği şehirde kalır böylelikle.  Garibim canım babamda bayramda nişanlısını kaçırmaya niyetleniyor; Haberi yok ki düğün dernek onu bekler :)
Bizim köyde ilk defa o bayram düğün yapılır.Babam birkaç ay öncesinden bir mektup yazar amcasına “bayramda gelicem” diye. Amcası ve köy halkı da annesi babası olmayan bu gence sürpriz yapıp düğün hazırlarlar; “nasılsa bayramda köyde” diye…
Babam temiz ,en yeni elbiselerini  giyip berbere gidiyor.Kendince damat tıraşı oluyor.Otobüse nişanlısına aldığı iki triko ceket hediye  ile biniyor  (annem halen ceketlerin fosforlu yeşil ve turuncu renklerini anlatır ve hiç beğenmez :). Yıllarca o ceketler giyilmedi ama saklanıldı :) ).Uzun bir yolculuktan sonra dayısını kendisini beklerken buluyor. Dayımızın da lakabı tutuk ve babama diyor ki ; “Neeerdee kakaaldıın ?haahaaydi berbebeere “ babam o ün ikinci damat tıraşınıda olur ilçede :) Hadi şimdi köye babam şaşkın. Ne oluyor anlamaz. Dayı : ” köye giiididince  göögörürsün “der .
Bizim köyümüz iki taşlı tepeye sırtını vermiş ortada sanki nehir gibi gezen ana yolu olan ,bütün evlerin birbirini gördüğü , yamaçtan seslensen karşı mahalleden duyarabileceğin,sevimli ,insanlarının insan olduğu bir köydür.
Babam ve dayısı at arabasıyla köye  girerken davul zurna duyulur.Düğün vardır köyde.Babam “kimin bu düğünü?” der dayısına.Dayı :”Seseniin! …” der :)  Babam şok!
Annanemlerin iki katlı, içeriden merdivenli, kerpiçten, yazın serin, kışın sıcak olan mis gibi toprak kokan evleri vardı. Üst katta her odada banyonun olduğu gençlerin ve büyüklerin ayrı ayrı odaları vardı .Pencereleri çok genişti; oturup köyü seyredebilirdin pencereden .Hatta bu gün amerikan mutfak dediklerini ananemlerin köy evinde alt kattaki mutfakla ilk tanışmıştım. Mutfakta hem oturulur hem aş pişirilirdi. Ocak şimdilerin şömine dediğindendi. Yan tarafta da büyük bir oda vardı.Bu oda pikananındı (büyükanne,nine). Şimdi hikayemiz o odada devam ediyor; Bütün köy kadınları çoluk çocuk gelinin etrafında dizilmiş oturular.Gelin ortada yöresel gelinliğiyle sandalyede oturtulmuş, duvağı örtülmüş, ağlar durur.Garip anam  gelin olduğuna mı ağlasın damatsız başlayan düğününe mi J içeri bi çocuk koşar :“Damat geldiii ,geldi!” .Annem daha da bi ağlar şimdi :)

Köylerde eskiden düğünler erkek kınası ,gelin kınası olarak ayrı ayrı yapılır,davul zurna ile gelin atın üstünde yeni evine götürülürmüş.Muhtar ve hoca nikah kıyar olur  bitermiş.Ama bayramda olmazmış hiç. Köyümün ilk bayram düğünü bu hikaye ile annem ve babamla başlar. Köyden şehre çalışmaya giden gençler düğünlerini anca bayramda bayram sevinci ile yapar olmuşlar.
Gelelim babama J Canım babam davul zurna ile karşılanır.Damat tıraşı için sandalyeye oturtulur ve düğün başlar J Babam hayatı boyunca traş olmayı sevmiştir ve önemser.Bu gün yaşlı.Berbere gidemez ama  annem hemen hemen her  gün sakal traşını yapar.

Evveet bizde  her bayram annem ve babamın düğünü bi anlatılır. Sizinle bizim bayram hikayemizi paylaşmak istedim ama muhabbetimiz daha bitmedi ;)

Kırmızı pabuçlarım oldu benim ; babam var demedi yok demedi o kırmızı pabuçları aldı bana.Erkek kardeşlerim her bayram ikiz gibi giydirilirdi.Kemeraltından gidilip, pazarlık yapılıp onlara ve bana muhakkak bayramlık alınırdı.O zaman öğrendik,para kıymetli ama ne zaman harcanıyor ? sevdiklerinin mutluluğu için …
Bayramlık el öpmeye gittiğimizde annemin gözüne bakardık; ne kadar şeker alabiliriz tatlı yememiz doğru mu? yiyelim mi ? bakmazsak usulca masum bir çimdikte yerdikte hani J O zaman öğrendik ölçülü olmayı, yeterince yemeyi ve düşünceli davranmayı.
Mahallede el öperdik bayramlık komşu teyze ve amcaların.Tek tek gezerdik.Bazı kapılarda gülümserdik fazlasıyla,bazılarında çekinirdik bir an önce el öpüp geçsek bu kapıyı. Eğer bu kapıyı atlarsak anneme şikayet giderdi;”gelmedi senin veletler bana bayramlık” diye :). O zaman o kapılarda el öperken öğrendik insanları ve duygularını.Kimi gerçekten sevgi dolu ve cömertken,kimi öfkeli ve cimriydi :).Annem gitmek istemediğimiz komşumuz için bize öyle hikayeler anlatırdı ki;” işte hasta da ondan…Çocuğunu kaybetti seni görünce onu hatırlıyor…olsun onun kalbi yumşacık,Onun huyu öyle…” bizde gülümseyerek giderdik her bayram J O zaman öğrendik insanları olduğu gibi kabul etmeyi…
O bayramlarda öğrendik saygıyı,sevgiyi…Bayramlar sadece müslümanların değildi.Kiliseye giden komşu teyzeminde elini öpmeye giderdik ve bize her bayram özel hediyeleri olurdu; bazı bayram gofret ve mendil alırdık (buradan bayram öncesi hastalandığını, yorgun olduğunu anlardık yoksa her bayram bize mis kokan tarçınlı kurabiyelerden yapar verirdi.). Anneme de gelince derdik ve annem hem bayramlık hem geçmiş olsuna ilk o komşumuza giderdi.Elinde ya çorba ya da meyve olurdu hastaya giderken. O zaman öğrendik; insanların sadece iyi değil kötü zamanlarında da yanlarında olmak gerekliydi.

Bu gün şunu diyebiliyorum; Köyden kente göçmüş anne ve babam benden çok daha iyi anne ve baba oldular bana.O imkansızlıklar ve hazırbulunuşluklarıyla yapabileceklerinin en mükemmellerini yaptılar. Anne ve babalarımızın hakkı ödenmez.
Burdan annem ve babama seslenmek istiyorum izninizle;
“Hakkınızı helal edin canım annem canım babam .
Bayramınız mübarek olsun.
Hürmetle ellerinizden öperim.
                                            Kızınız Sahide “

6 Yaşında ; Annem babam her şeyi bilir!. 
10 Yaşında; Annem babam çok şeyi bilir!. 
15 Yaşında; Ben de, babam kadar biliyorum!.. 
20 Yaşında; Şu muhakkak ki, annem ve babamın, öyle pek fazla bildiği yok!.
30 Yaşında; Bir kere de annem ve babamın fikrini sorsam, fena olmayacak!. 
40 Yaşında; Ne de olsa, annem babam bazı şeyleri biliyor!. 
50 Yaşında; Annem babam her şeyi biliyor!. 
60 Yaşında; Ah!, Annem babam hayatta olsaydı da, kendilerine danışabilseydim!.

Ah ve keşke demediğimiz bayramlarda ve anlarda olmak dileğiyle…Süreci ve anı kaçırmadığınız bayramlar dilerim. Sevgi ile kalınız…

Sahide Kızılkaya
(Evlat,Anne,Kardeş,Eş,Arkadaş,Dost…)






Çeldirici implantları temizlemeye var mısın?

Bugün hemen şimdi tüm realiteleri değiştirecek neyi farklı olabilirim ya da yapabilirim? Dedik ya sabahtan 30 kere 😃 üstüne bu post bi fark...