Gündelik
sorunlarla boğuşurken, göz ardı ettiğimiz bir gerçek, doğaya yeterince önem veriyor
muyuz? hepimiz doğanın birer parçasıyız ve doğa var
olduğu sürece nefes alabiliyoruz. Buna karşılık, özellikle yaz aylarında
sıklıkla meydana gelen orman yangınları, çarpık kentleşme ve daha pek çok
zararla, doğaya karşı yersiz ve haksız bir savaş açmış gibiyiz. Doğaya borçlu
olduğumuz hayatı unutmamak ve sağlıklı, huzurlu bir geleceğe güvenle bakabilmek
için, çocuklarımıza, yani gelecek nesillere çevreye karşı duyarlı olmayı
öğretmeli, doğa sevgisi ve hayvan sevgisi aşılamalıyız. Peki, çocuklara doğa
sevgisi ve hayvan sevgisi nasıl aşılanır?
Çocuklara doğa ve hayvan sevgisi neler
kazandırır? Çocukta kazanımları nelerdir?
Hayvan sevgisi ile büyüyen çocuk, topluma daha rahat uyum sağlar.
Ancak bu olumlu etkinin ortaya çıkabilmesi, hayvanı atılıp satılabilir bir
nesne olarak görmemekle ve ebeveynlerin doğru tavırlarıyla mümkün oluyor.. Hep
daha iyisini arayan insanoğlu artık, tatminsiz ve sürekli tüketilecek
yenilikler peşinde koşuyor.
Çocukların doğayla ilişkisinin, modern kent hayatı içinde kısıtlanmış
durumda.Alerjik reaksiyonların artışına da doğadan uzaklaşma olgusu neden olmakta.
Günümüzün çocukları bilgisayar, çabuk tüketilen pahalı oyuncaklar, sürekli ödül
sistemi ve elbette kapalı ya da en azından steril var oluş alanları (ev, yuva,
okul) içinde sınırlanan çocuklar, kapalı bir dünya algısı geliştirmekte,
benzerlerine duyarsız, benmerkezci, bazen acımasız olabilmekteler.
Bu durum doğadan kopuş anlamına geliyor. Toplumsal ortamda, çocukların
gelişiminde olumlu yönde etki sağlayacak unsurların başında doğa ve hayvan
sevgisi gelmekte. Hayvanlarla sağlıklı bir ilişki, öncelikle çocuğun kendisi
dışında bir varlığı hatta kendine benzemeyen bir varlığı kabullenmesini sağlar.
Eğer çocuğun hayvanla ilişkisi, bir hükmetme ve nesneleştirme temeli üzerine
kurulmazsa, çocuk hayvanı kendi varlığını bütünleyen bir başka canlı olarak
görebilecektir. Ancak modern hayatta hayvanla kurulan ilişki, maalesef bir
nesneleştirme ilişkisine dönüşmektedir; buna dikkat edilmeliyiz.
Çocukların çoğu evcil hayvanları oyuncak gibi görüyorlar;
Çocuğun, herhangi bir oyuncağı ister gibi evcil hayvanı talep etmesinin ve
bu durumun ebeveynlerce ölçüp biçilmeden kabul edilmesi büyük bir hata olmakta.
Hayvanla kurulan bağın, çocuğun duygusal
ve sosyal gelişimi üzerinde olumlu etkileri vardır. Hayvanın
nesneleştirildiği bir ilişki biçimi, tam tersine olumsuz sonuçlar verir; Hayvan,
çocuğun zihninde istenildiği zaman atılabilecek bir nesne olarak yer etmemeli.
Oysa sağlıklı bir hayvan-çocuk ilişkisi, öncelikle hayvanın, yani kendisi gibi
olmayan, ama yine de canlı olan bir başka varlığın sorumluluğunu almayı gerektirir.
Hayvanın sorumluluğunu gerektiği gibi alan ve yerine getiren çocuğun kendine
güveni artar.Kendini işe yarar ve değerli hisseder. Hayvanların duygularını
gözlemliyor olmak yaşıtlarını daha iyi anlamasına, sabırlı, saygılı, ılımlı
olmasına neden olacaktır. Çocuk etrafındaki insanların ihtiyaçlarına karşı daha
duyarlı olacaktır.
Hayvanı beslemek, onu sevmek, ona zarar vermemek, onun iyiliğini düşünmek,
çocuğun sadece hayvanlara olan olumlu duygularını beslemekle kalmıyor,
başkalarının varlığının da kendisininki kadar değerli olduğunu hatırlatıyor.
Çocuk, bu şekilde duygusal ve maddi anlamda verici olmayı, diğerinden sürekli
talep etmemeyi, sadece alıcı olmamayı da öğreniyor. Sevgi ve ilgi verdikçe,
hayvanın ona nasıl fazlasıyla karşılık verdiğini gördükçe sevginin gücünü de fark
ederek sevginin karşılıklı bir ilişki olduğunu öğrenecektir.Küçük bir ayrıntı
gibi görülen bu kazanım tüm tüm hayatını etkileyecektir.
Hayvanlarla ilişki, çocuğa, insanın doğanın bir
parçası olduğunu da anlatır. İnsanlar gibi olmasa da, hayvanın da acı
çekebildiğini, üzülebildiğini, sevinebildiğini, sevgi ve bağlılık
hissedebildiğini, hastalanabildiğini, insanlar gibi bir vücut çalışma sistemi
olduğunu, hatta benzer organları olduğunu öğrenen çocuk, onu artık tamamen
yabancı, dolayısıyla korkulacak bir varlık gibi algılamaz.
Ortalama ömürleri insanınkinden kısa olan hayvanlar sayesinde çocukların
doğum ve ölümün, doğal bir denge olduğunuda anlalıyorlar.Ölüm ve yaşam olgusunu
anlar.Aynı zamanda kayıplarla baş edebilmeyide küçük yaşta öğrenir. Yaşamın
değerini de öğrenir.
Hayvanlarla kurulan bağ ile, çocuğun arkadaşlık
duygusunun gelişiminede katkı sağlar. Bu ilişki sayesinde, çocuk daha
hoşgörülü, daha verici, daha paylaşımcı, daha anlayışlı, farklılığa daha açık
bir kişilik geliştirebilir. Böylece genele oranla küçük ya da büyük
farklılıkları olan başka çocuklara (örneğin zihinsel ya da bedensel engelli;
başka bir millete, dine mensup, farklı bir dil konuşan vb.) çok daha hoşgörülü
olacaktır. Hayvan sevgisinin, çocuklar arasındaki ayrımcılık ve şiddetin
önlenmesinde de büyük etkilerinin olduğuda bi gerçek.
Daha bir çok sayısız kazanımı vardır; doğa ve hayvan
sevgisinin.
Birkaç örnek daha vermek istersek;
Biraz önce duygusal ve sosyal gelişiminden bahsettik
bununla beraber çocukta tüm gelişim alanlarında olumlu hızlı gelişmeler
görülür.Zihinsel ve bilişsel gelişimine örnek verirsek; her hayvanın
farklı rengi, şekli,sesi…vardır.Doğada da çeşitlilikler sınırsızdır. Çocuklar
farklılıkları bulmayı keşfetmeyi sever ve böyle öğrenirler.Doğa ve hayvanlar
yoluyla araştırma,sınıflandırma,analiz etme,ilişki kurma,problem çözme
becerileri gelişir.
Dil
gelişiminde kazanımları ise; Hayvanları yada ektiği bitkisi hakkında konuşarak
yaşıtları ile iletişim kurma becerisi kazanır.Arkadaş edinmelerine destek olur
bu sevgileri bağları. Konuşma becerileri ve kelime dağarcıkları artıcaktır.
Fiziksel
Gelişimine ve Motor Gelişimi de önemli katkıları vardır. Doğa ile veya hayvan bakımı
ile ilgilenen çocuk sürekli hareket halinde olur.Bu onun daha çok temiz hava
alması,daha çok büyük ve küçük kaslarını kullanması anlamına gelir ki hem acıkır
beslenme alışkanlığı düzene girer.Hemde spor yapar aslında aldığı bu
sorumluluklarla.Üstelik bu onun için oyundur aslında.
Çocuğa doğa sevgisi hayvan sevgisi nasıl
verilir?
Ailede neler yapılabilir?
Çocuklarımızın etrafını oyuncaklarla doldurmak betonla çevrili oyun
alanlarında zaman geçirmelerini sağlamak yeterli gibi gelmekte anne ve
babalara. Çocuklarımızı park ve sokağa çıkalım .Peki bu yeterli mi ? doğa ile
iç içe olmalarını sağlamalıyız. Buna hem bizim hem çocuğumuzun ihtiyacı var.Kırlarda
onların kirlenmelerine ıslanmalarına tırmanmalarına keşfetmelerine yalın ayak gezmelerine izin verin hatta eşlik
edin ; Onlarla doğa yürüyüşleri yapabilirsiniz ; çiçekleri, böcekleri,
yaprakları, toprağı… beraber inceleyin sohbetler edin.Doğanın sesini dinleyin;
beraber ayrıştırın sesleri; dere şırıltısı,kuş sesi,arı vızıltısı,rüzgarın
sesi…Ağaçların altında beraber uzanıp yaprakların dalların bulutların
güzelliğini beraber tekrar keşfedin.İnanın çocuğumuzla yeniden dünyayı
keşfetmek onunla yeniden dünyaya onun penceresinden bakmak ona sağlayacağı faydanın
yanında sizede çok iyi gelecektir.
Ayrıca günümüz çocukları yedikleri meyve sebzeyi markette pazarda tezgahta
görüyor canlı olduklarını farkında bile olmuyorlar.Bazen canlı olduklarını
bilseler dahi ağaçta mı,yerde mi yetişiyor bilmiyorlar ne yazık ki.Peki ne
yapalım ? Yakınınızda tarla ve bahçe ile uğraşan tanıdıklarınız vardır ya da araştırdığınızda
yakın çevrede meyve ağaçları bulup ağaçtan meyve koparmalarını sağlayın.Bahçeniz
varsa evinizde, küçükte olsa çocuğunuza ait bir toprak köşe ayırın.Dilediğini
yetiştirmesine izin verin eşlik edin ona.Bahçe yoksa saksıda olur.Baharda çiçek
ve sebze ekebilirsiniz saksılara.Fide seçimlerini ona bırakın sorumluluğunuda
sizin gözetiminizde çocuğunuz yapsın.Sevgi ve ilgi ile bakıldığında
büyüdüklerini hissettirin ve yaşayın.Çocuklar bu şekilde doğa iç içe ve çok
daha yakın olucaklar.Kendi ektikleri büyüttükleri bitkinin geşimiyle çocuklarda gelişicekler.Emeği,
sabrı, bir işi tamamlamanın başarmanın tadını yaşayacaklar.
Çocuklara hayvan ve doğa
sevgisi nasıl aşılanır?
Özel
günleri aile ve arkadaşlarla doğada kutlayın. Kutlamalar genelde kapalı şık yerlerde
olur. Bununla beraber siz önce kendinizden başlayarak arkadaş toplantılarınızı
bile doğa ile iç içe dış mekanlarda yapabilirsiniz. Doğum günlerinde, özel günlerde,
ailecek ya da arkadaşlarla yapılan törenleri, doğada birer partiye
dönüştürebilirsiniz. Havanın karlı olması bile size engel değil fırsat olsun. Karda
piknik yapın,gezinti yapın ;mevsimlerin değişikliğinin doğaya olan etkisini
paylaşın çocuğunuzla.
Bu tür bir kutlamada, çocuklarınız da
küçük yaştan itibaren çevreye zarar vermeden, kirletmeden nasıl eğlenebileceklerini
yerinde görebilirler. Bitkileri, hayvanları tanımak için fırsat bulabilirler.
Ayrıca, çocukların çeşitli hayvanlardan, özellikle de böceklerden korkmalarının
temelinde, onları hiç tanımamaları ve ilk tanıştıklarında da iyi bir tecrübe
edinmemeleri yatar. Dolayısıyla, anne ve babasının yanında olduğu, yani kendini
güvende hissettiği bir ortamda doğadaki canlılarla tanışmaları, doğadaki
canlılara karşı fobi edinmelerine engel olur. Böylece, hayatı boyunca, kanatlı
hayvanlardan, kedi ya da köpeklerden korkmalarını önleyebilirsiniz.
Hafta sonlarını
doğada geçirin; Hafta sonu demek büyük alışveriş merkezlerini tek
adres olarak olduğu zamanlar olmamalı. Doğada yürüyüş yapmak, gezmek insana
huzur ve mutluluk aşılıyor. Çocuklarınızla birlikte hafta sonu havanın uygun
olduğu ölçüde doğada, parklarda yürüyüşler yapabilir, yeşilliklerin arasında
vakit geçirebilirsiniz. Hareket etmek ve bol oksijen almak, hem çocuklarınız
hem de sizin için tüm haftanın yorgunluğunu ve stresini atmak açısından yararlı
olacaktır. Aslında çocuklarımıza iyi gelen her şey bize de iyi gelmektedir …
Yalnızca doğada değil yaşadığınız yakın çevrede de
vakit geçirebilirsiniz.Parklar, kırlar, doğanın en güzel yanını
görebildiğimiz yerler. Ancak, yaşadığımız
çevrenin betonlaşması, yeşilden uzak kalması da işin üzücü tarafı. Peki ne
yapalım çocuğumuzla eve mi kapanalım? Çocuklarınızla birlikte yaşadığınız
çevrede de gideceğiniz kısa mesafeleri yürüyerek gidebilir, böylece çocuğunuzun çevreyi görmesini,
sağlayabilirsiniz. Üstelik bu sayede, sokak hayvanlarıyla da karşılaşmasını,
onlara nasıl davranması gerektiğini de gösterebilirsiniz. Pencerenizin önüne
kuşlar için ekmek kırıntıları koyabilir onları çocuğunuzla
gözlemleyebilirsiniz.Kuşlar koca şehirde aç kalmaktalar siz duyarlı olursanız
çocuklarımızda duyarlı olacaktır.
Sokak hayvanlarının da sevgiye muhtaç olduğunu, onları korumamız ve
ürkütmememiz gerektiğini, kapıların önüne konan su ve mama kaplarını,
çocuklarınıza anlatabilirsiniz. Onların da birer anne baba olduğunu, çocukları
olduğunu bilmesi, sokak hayvanlarının da insanlar gibi birer aile kurduklarını
öğrenmesi, çocuğun onlara bakış açısını değiştirecektir. Hayvanlara korkularını
ortadan kaldıracaktır. Yanınızda ıslak mendil ya da el dezenfektan bulundurun;
çocuğunuzun onları sevmesine izin verebilirsiniz. Böylece sokak hayvanları
hakkında çocuğunuzun güzel anılar biriktirmesini sağlayabilirsiniz. Böylece
gelecekte onlara kötü davranmayan, iyi ve sağlıklı çocuklardan biri olması
mümkün olacaktır.
Onu hayatta kazanabileceği en iyi dostla tanıştırın.Hayvanlar,
insanlara hayata dair pek çok güzel özellik kazandırır ve dersler verirler.
Küçük yaşlarda bir hayvanın sorumluluğunu almak, ona bakmak ve onu korumak,
çocukların ilerleyen yaşlarda daha büyük sorumluluklar aldıklarında kolaylıkla
üstesinden gelmelerini sağlar. İyi birer ebeveyn ve birey olmalarını
sağlayarak, duyarlı birer vantadaş olarak yetişmelerine de aracı olur. Kötü
arkadaşlık ve alışkanlıklara karşı, çocukları evlerine ve sorumluluklarına
bağlı kalmaları için bir vesile oluşturur.Dolayısıyla, çocuklarınıza
karşılıksız sevgi ve ilgi gösterecek, bu güzel dost için siz de koşullarınızı
düzenleyin. Üstelik bu dostu çok uzaklarda aramanıza da gerek yok. Sokak
hayvanları, sonsuz sevgi ve ilgi için, kapının dışında sizleri bekliyorlar.
Ayrıca, barınaklara da bu konuda baş vurabilir, oradaki küçük dostlardan birine
de yuvanızı açabilirsiniz.
En güzel armağanın toplamak değil kazandırmak olduğunu
öğretin;Bilirsiniz; çocuklar rengarenk çiçeklerin güzelliğine
kapılıp,hediye vermek için size bahçelerden, parklardan çiçekler toplarlar.
Ancak, siz onlara size ve geleceğe verebilecekleri en güzel armağanın, toplamak
değil, çiçek ya da fidan dikmek, yani doğaya oksijen ve yeşili kazandırmak
olduğunu öğretebilirsiniz. Bunun için, uygun alanlar bulup birlikte fidan
dikebilir, dilerseniz dernek ve vakıflarla bu konuda çalışmaları olup olmadığını
öğrenerek, onların gönüllülük çalışmaları arasına katılmasını
sağlayabilirsiniz.
Okulda neler yapılabilir?
Sadece
anlatarak veya kitaplardan okutarak, ezberleterek, sınava tabi tutarak,
çocuklara doğa ve hayvan sevgisinin kazandırılması mümkün değildir. Toprakla
buluşmayan eller, çiçeği koklamayan kişiler, doğanın ne anlam ifade ettiğini bilemezler.Aynı
şekilde hiçbir hayvanla teması tanışıklığı olmayan bir çocukluktan gelecekte ne
bekleyebiliriz?
Çocukların doğa ve hayvan sevgisiyle ilgili
tiyatro,drama etkinlikleri yapması, fidan ve çiçek dikimi, toprakla
buluşturulması,hayvan bakımı gibi aktivitelerle daha fazla buluşturulmaları
gerekir.
Doğaya ve hayvanlara zarar vermenin insan
neslini nasıl etkileyeceğini tiyatroda çocukların bizzat işlemesi, izlemesi gerekir.
Küçük yaşlarda bu tür aktivitelerin yapılması, ileri yaşlarda daha bilinçli
duyarlı bir neslin ortaya çıkmasını sağlayacaktır.
Bu anlamda okul öncesi çocuklarından itibaren
gerekli olan doğa ve hayvan sevgisi ,bilinci kazandırılmalıdır. Bununla beraber
okullarda anne ve babaya verilecek eğitimlerde
çok büyük önem taşır ; Anne baba rol modeldir her zaman çocuğuna.Anne ve
babanın çevre hakkında çocuklarına sunabilecekleri bir şeyin olmaması,
çocuklarında bu konuda bilinçsiz yetişmesine neden oluyor.
Okullarda anne ve babalarında çevrenin
korunması, yeşillendirilmesi ve ağaçlandırılması çalışmalarına bununla beraber hayvan bakımı ve
sahiplenmesine de rehberlik edilerek etkinlikler hazırlayarak çocuklarıyla beraber katılmaları sağlanabilir.
Çocuklara evlerinde bakacakları çiçek, fidan,balık,kuş,kedi,köpek…
ortamlarının sunulmasıyla, çocuğun daha da bu işe önem vermesine ve güzel bir
uğraş edinmesine sebep olur.
Okullar çocukların yaşayarak öğrendikleri
öğretimin yanında eğitim yuvaları olmalı.Yağmur yağdığında gerekli önlemler
alınarak çocukları dışarıya çıkarabilmeli veliler ne der korkusu
yaşamadan…Örneğin sokak hayvanlarını
koruyacak projeleri ailelerle beraber yapabilmeli.Sadece hayvanat bahçesine
gezi ya da bilişim çağının araçları ile bu eğitimi tamamlayamayacağının
bilincinde olmalı.Ve en önemlisi velilerde okullarına güvenmeli destek
olmalılar.
Toplum olarak
Tüm bunlarla beraber belediyeler STK
kamu kurum ve kuruluşlarınada bu konuda sorumluluk düşmekte.Örneğin belediyeler
daha yeşil ve daha hayvan dostu çalışmalarda ve çevre bilincinde olabilir.Doğa
ve hayvan sevgisini konu alan yarışmalar paneller vs.düzenleyebilirler.Artı STK
lar şu anda da çalışıyorlar oldukça gönüllü doğa ve hayvansever STK lar
bulunmakta;onlardan bu günün çocukları yarının büyükleri için ortak çalışmalar
bekliyebilirz.Ne yazık ki çok az olduklarından şu anda sorun çözmek çin
yetişebilmekteler ancak gelecek içinda projeler bekliyoruz tüm belediyelerden
stk lardam Kamu Kurum Kuruluşlarının yanında Özel Kurum ve Kuruluşlardan.
Son
olarak ;
Doğanın korunmasına dair yapılan çalışmalar son
zamanlarda elle tutulur hale gelse de, doğa ve hayvan sevgisi bilincinin yerleşmesi
iyi bir eğitimle mümkün olabilir.
Buda
çocukların küçük yaşta doğa ve hayvan sevgisinin kazandırılmasının önemini
arttırıyor. Çocukların doğayla iç içe olmaya alışmaları,
kendilerini onun bir parçası olarak kabul etmeleri, onu korumalarına ve zarar
gelmesini önlemeleri sonucunu doğurur. Böylece bizim bıraktığımız bu değerli
mirasın, sonraki nesillere de aktarılmasını sağlarlar.
Siz de doğa ve hayvan sevgisi nasıl
aşılanır, çevrenizdeki tüm dostlarınıza anlatın ve paylaşın. Bunu bir
farkındalık projesi haline getirin. Çocukların, geleceğin birer sağlıklı,
bilinçli,duyarlı bireyi olmalarını sağlayın.Burara ilk iş aileye anne ve babaya
düşüyor.En çokta annelere; Anneler, geleceği yapılandırarak, daha yaşanabilir
bir dünya yaratabilirler. Bu hareketi bir an önce başlatın. Çünkü dünyamızı anneler
ve onların sevgisi kurtaracak.
(25.02.2016- TRT-Kent Radyosu
Yapımcı Sunucu :Lalifer Balibeyoğlu
Konuk :Sahide Kızılkaya )