27 Aralık 2016 Salı

Çocuğa doğa ve hayvan sevgisini neden vermeliyiz?



Gündelik sorunlarla boğuşurken, göz ardı ettiğimiz bir gerçek, doğaya yeterince önem veriyor muyuz?   hepimiz doğanın birer parçasıyız ve doğa var olduğu sürece nefes alabiliyoruz. Buna karşılık, özellikle yaz aylarında sıklıkla meydana gelen orman yangınları, çarpık kentleşme ve daha pek çok zararla, doğaya karşı yersiz ve haksız bir savaş açmış gibiyiz. Doğaya borçlu olduğumuz hayatı unutmamak ve sağlıklı, huzurlu bir geleceğe güvenle bakabilmek için, çocuklarımıza, yani gelecek nesillere çevreye karşı duyarlı olmayı öğretmeli, doğa sevgisi ve hayvan sevgisi aşılamalıyız. Peki, çocuklara doğa sevgisi ve hayvan sevgisi nasıl aşılanır?

Çocuklara doğa ve hayvan sevgisi neler kazandırır? Çocukta kazanımları nelerdir?

Hayvan sevgisi ile büyüyen çocuk, topluma daha rahat uyum sağlar.

Ancak bu olumlu etkinin ortaya çıkabilmesi, hayvanı atılıp satılabilir bir nesne olarak görmemekle ve ebeveynlerin doğru tavırlarıyla mümkün oluyor.. Hep daha iyisini arayan insanoğlu artık, tatminsiz ve sürekli tüketilecek yenilikler peşinde koşuyor. 

Çocukların doğayla ilişkisinin, modern kent hayatı içinde kısıtlanmış durumda.Alerjik reaksiyonların artışına da doğadan uzaklaşma olgusu neden olmakta. Günümüzün çocukları bilgisayar, çabuk tüketilen pahalı oyuncaklar, sürekli ödül sistemi ve elbette kapalı ya da en azından steril var oluş alanları (ev, yuva, okul) içinde sınırlanan çocuklar, kapalı bir dünya algısı geliştirmekte, benzerlerine duyarsız, benmerkezci, bazen acımasız olabilmekteler.

Bu durum doğadan kopuş anlamına geliyor. Toplumsal ortamda, çocukların gelişiminde olumlu yönde etki sağlayacak unsurların başında doğa ve hayvan sevgisi gelmekte. Hayvanlarla sağlıklı bir ilişki, öncelikle çocuğun kendisi dışında bir varlığı hatta kendine benzemeyen bir varlığı kabullenmesini sağlar. Eğer çocuğun hayvanla ilişkisi, bir hükmetme ve nesneleştirme temeli üzerine kurulmazsa, çocuk hayvanı kendi varlığını bütünleyen bir başka canlı olarak görebilecektir. Ancak modern hayatta hayvanla kurulan ilişki, maalesef bir nesneleştirme ilişkisine dönüşmektedir; buna dikkat edilmeliyiz.

Çocukların çoğu evcil hayvanları oyuncak gibi görüyorlar;
Çocuğun, herhangi bir oyuncağı ister gibi evcil hayvanı talep etmesinin ve bu durumun ebeveynlerce ölçüp biçilmeden kabul edilmesi büyük bir hata olmakta. Hayvanla kurulan bağın, çocuğun duygusal ve sosyal gelişimi üzerinde olumlu etkileri vardır. Hayvanın nesneleştirildiği bir ilişki biçimi, tam tersine olumsuz sonuçlar verir; Hayvan, çocuğun zihninde istenildiği zaman atılabilecek bir nesne olarak yer etmemeli. Oysa sağlıklı bir hayvan-çocuk ilişkisi, öncelikle hayvanın, yani kendisi gibi olmayan, ama yine de canlı olan bir başka varlığın sorumluluğunu almayı gerektirir. Hayvanın sorumluluğunu gerektiği gibi alan ve yerine getiren çocuğun kendine güveni artar.Kendini işe yarar ve değerli hisseder. Hayvanların duygularını gözlemliyor olmak yaşıtlarını daha iyi anlamasına, sabırlı, saygılı, ılımlı olmasına neden olacaktır. Çocuk etrafındaki insanların ihtiyaçlarına karşı daha duyarlı olacaktır.

Hayvanı beslemek, onu sevmek, ona zarar vermemek, onun iyiliğini düşünmek, çocuğun sadece hayvanlara olan olumlu duygularını beslemekle kalmıyor, başkalarının varlığının da kendisininki kadar değerli olduğunu hatırlatıyor. Çocuk, bu şekilde duygusal ve maddi anlamda verici olmayı, diğerinden sürekli talep etmemeyi, sadece alıcı olmamayı da öğreniyor. Sevgi ve ilgi verdikçe, hayvanın ona nasıl fazlasıyla karşılık verdiğini gördükçe sevginin gücünü de fark ederek sevginin karşılıklı bir ilişki olduğunu öğrenecektir.Küçük bir ayrıntı gibi görülen bu kazanım tüm tüm hayatını etkileyecektir.

Hayvanlarla ilişki, çocuğa, insanın doğanın bir parçası olduğunu da anlatır. İnsanlar gibi olmasa da, hayvanın da acı çekebildiğini, üzülebildiğini, sevinebildiğini, sevgi ve bağlılık hissedebildiğini, hastalanabildiğini, insanlar gibi bir vücut çalışma sistemi olduğunu, hatta benzer organları olduğunu öğrenen çocuk, onu artık tamamen yabancı, dolayısıyla korkulacak bir varlık gibi algılamaz.
Ortalama ömürleri insanınkinden kısa olan hayvanlar sayesinde çocukların doğum ve ölümün, doğal bir denge olduğunuda anlalıyorlar.Ölüm ve yaşam olgusunu anlar.Aynı zamanda kayıplarla baş edebilmeyide küçük yaşta öğrenir. Yaşamın değerini de öğrenir.
Hayvanlarla kurulan bağ ile, çocuğun arkadaşlık duygusunun gelişiminede katkı sağlar. Bu ilişki sayesinde, çocuk daha hoşgörülü, daha verici, daha paylaşımcı, daha anlayışlı, farklılığa daha açık bir kişilik geliştirebilir. Böylece genele oranla küçük ya da büyük farklılıkları olan başka çocuklara (örneğin zihinsel ya da bedensel engelli; başka bir millete, dine mensup, farklı bir dil konuşan vb.) çok daha hoşgörülü olacaktır. Hayvan sevgisinin, çocuklar arasındaki ayrımcılık ve şiddetin önlenmesinde de büyük etkilerinin olduğuda bi gerçek.
Daha bir çok sayısız kazanımı vardır; doğa ve hayvan sevgisinin.
Birkaç örnek daha vermek istersek;
Biraz önce duygusal ve sosyal gelişiminden bahsettik bununla beraber çocukta tüm gelişim alanlarında olumlu hızlı gelişmeler görülür.Zihinsel ve bilişsel gelişimine örnek verirsek; her hayvanın farklı rengi, şekli,sesi…vardır.Doğada da çeşitlilikler sınırsızdır. Çocuklar farklılıkları bulmayı keşfetmeyi sever ve böyle öğrenirler.Doğa ve hayvanlar yoluyla araştırma,sınıflandırma,analiz etme,ilişki kurma,problem çözme becerileri gelişir.
Dil gelişiminde kazanımları ise; Hayvanları yada ektiği bitkisi hakkında konuşarak yaşıtları ile iletişim kurma becerisi kazanır.Arkadaş edinmelerine destek olur bu sevgileri bağları. Konuşma becerileri ve kelime dağarcıkları artıcaktır.
Fiziksel Gelişimine ve Motor Gelişimi de önemli katkıları vardır. Doğa ile veya hayvan bakımı ile ilgilenen çocuk sürekli hareket halinde olur.Bu onun daha çok temiz hava alması,daha çok büyük ve küçük kaslarını kullanması anlamına gelir ki hem acıkır beslenme alışkanlığı düzene girer.Hemde spor yapar aslında aldığı bu sorumluluklarla.Üstelik bu onun için oyundur aslında.

Çocuğa doğa sevgisi hayvan sevgisi nasıl verilir?
Ailede neler yapılabilir?
Çocuklarımızın etrafını oyuncaklarla doldurmak betonla çevrili oyun alanlarında zaman geçirmelerini sağlamak yeterli gibi gelmekte anne ve babalara. Çocuklarımızı park ve sokağa çıkalım .Peki bu yeterli mi ? doğa ile iç içe olmalarını sağlamalıyız. Buna hem bizim hem çocuğumuzun ihtiyacı var.Kırlarda onların kirlenmelerine ıslanmalarına tırmanmalarına keşfetmelerine  yalın ayak gezmelerine izin verin hatta eşlik edin ; Onlarla doğa yürüyüşleri yapabilirsiniz ; çiçekleri, böcekleri, yaprakları, toprağı… beraber inceleyin sohbetler edin.Doğanın sesini dinleyin; beraber ayrıştırın sesleri; dere şırıltısı,kuş sesi,arı vızıltısı,rüzgarın sesi…Ağaçların altında beraber uzanıp yaprakların dalların bulutların güzelliğini beraber tekrar keşfedin.İnanın çocuğumuzla yeniden dünyayı keşfetmek onunla yeniden dünyaya onun penceresinden bakmak ona sağlayacağı faydanın yanında sizede çok iyi gelecektir.
Ayrıca günümüz çocukları yedikleri meyve sebzeyi markette pazarda tezgahta görüyor canlı olduklarını farkında bile olmuyorlar.Bazen canlı olduklarını bilseler dahi ağaçta mı,yerde mi yetişiyor bilmiyorlar ne yazık ki.Peki ne yapalım ? Yakınınızda tarla ve bahçe ile uğraşan tanıdıklarınız vardır ya da araştırdığınızda yakın çevrede meyve ağaçları bulup ağaçtan meyve koparmalarını sağlayın.Bahçeniz varsa evinizde, küçükte olsa çocuğunuza ait bir toprak köşe ayırın.Dilediğini yetiştirmesine izin verin eşlik edin ona.Bahçe yoksa saksıda olur.Baharda çiçek ve sebze ekebilirsiniz saksılara.Fide seçimlerini ona bırakın sorumluluğunuda sizin gözetiminizde çocuğunuz yapsın.Sevgi ve ilgi ile bakıldığında büyüdüklerini hissettirin ve yaşayın.Çocuklar bu şekilde doğa iç içe ve çok daha yakın olucaklar.Kendi ektikleri büyüttükleri bitkinin geşimiyle çocuklarda gelişicekler.Emeği, sabrı, bir işi tamamlamanın başarmanın tadını yaşayacaklar.

Çocuklara hayvan ve doğa sevgisi nasıl aşılanır?

Özel günleri aile ve arkadaşlarla doğada kutlayın. Kutlamalar genelde kapalı şık yerlerde olur. Bununla beraber siz önce kendinizden başlayarak arkadaş toplantılarınızı bile doğa ile iç içe dış mekanlarda yapabilirsiniz. Doğum günlerinde, özel günlerde, ailecek ya da arkadaşlarla yapılan törenleri, doğada birer partiye dönüştürebilirsiniz. Havanın karlı olması bile size engel değil fırsat olsun. Karda piknik yapın,gezinti yapın ;mevsimlerin değişikliğinin doğaya olan etkisini paylaşın çocuğunuzla.
Bu tür bir kutlamada, çocuklarınız da küçük yaştan itibaren çevreye zarar vermeden, kirletmeden nasıl eğlenebileceklerini yerinde görebilirler. Bitkileri, hayvanları tanımak için fırsat bulabilirler. Ayrıca, çocukların çeşitli hayvanlardan, özellikle de böceklerden korkmalarının temelinde, onları hiç tanımamaları ve ilk tanıştıklarında da iyi bir tecrübe edinmemeleri yatar. Dolayısıyla, anne ve babasının yanında olduğu, yani kendini güvende hissettiği bir ortamda doğadaki canlılarla tanışmaları, doğadaki canlılara karşı fobi edinmelerine engel olur. Böylece, hayatı boyunca, kanatlı hayvanlardan, kedi ya da köpeklerden korkmalarını önleyebilirsiniz.
Hafta sonlarını doğada geçirin; Hafta sonu demek büyük alışveriş merkezlerini tek adres olarak olduğu zamanlar olmamalı. Doğada yürüyüş yapmak, gezmek insana huzur ve mutluluk aşılıyor. Çocuklarınızla birlikte hafta sonu havanın uygun olduğu ölçüde doğada, parklarda yürüyüşler yapabilir, yeşilliklerin arasında vakit geçirebilirsiniz. Hareket etmek ve bol oksijen almak, hem çocuklarınız hem de sizin için tüm haftanın yorgunluğunu ve stresini atmak açısından yararlı olacaktır. Aslında çocuklarımıza iyi gelen her şey bize de iyi gelmektedir …
Yalnızca doğada değil yaşadığınız yakın çevrede de vakit geçirebilirsiniz.Parklar, kırlar, doğanın en güzel yanını görebildiğimiz yerler. Ancak, yaşadığımız çevrenin betonlaşması, yeşilden uzak kalması da işin üzücü tarafı. Peki ne yapalım çocuğumuzla eve mi kapanalım? Çocuklarınızla birlikte yaşadığınız çevrede de gideceğiniz kısa mesafeleri yürüyerek gidebilir, böylece çocuğunuzun çevreyi görmesini, sağlayabilirsiniz. Üstelik bu sayede, sokak hayvanlarıyla da karşılaşmasını, onlara nasıl davranması gerektiğini de gösterebilirsiniz. Pencerenizin önüne kuşlar için ekmek kırıntıları koyabilir onları çocuğunuzla gözlemleyebilirsiniz.Kuşlar koca şehirde aç kalmaktalar siz duyarlı olursanız çocuklarımızda duyarlı olacaktır.

Sokak hayvanlarının da sevgiye muhtaç olduğunu, onları korumamız ve ürkütmememiz gerektiğini, kapıların önüne konan su ve mama kaplarını, çocuklarınıza anlatabilirsiniz. Onların da birer anne baba olduğunu, çocukları olduğunu bilmesi, sokak hayvanlarının da insanlar gibi birer aile kurduklarını öğrenmesi, çocuğun onlara bakış açısını değiştirecektir. Hayvanlara korkularını ortadan kaldıracaktır. Yanınızda ıslak mendil ya da el dezenfektan bulundurun; çocuğunuzun onları sevmesine izin verebilirsiniz. Böylece sokak hayvanları hakkında çocuğunuzun güzel anılar biriktirmesini sağlayabilirsiniz. Böylece gelecekte onlara kötü davranmayan, iyi ve sağlıklı çocuklardan biri olması mümkün olacaktır.

Onu hayatta kazanabileceği en iyi dostla tanıştırın.Hayvanlar, insanlara hayata dair pek çok güzel özellik kazandırır ve dersler verirler. Küçük yaşlarda bir hayvanın sorumluluğunu almak, ona bakmak ve onu korumak, çocukların ilerleyen yaşlarda daha büyük sorumluluklar aldıklarında kolaylıkla üstesinden gelmelerini sağlar. İyi birer ebeveyn ve birey olmalarını sağlayarak, duyarlı birer vantadaş olarak yetişmelerine de aracı olur. Kötü arkadaşlık ve alışkanlıklara karşı, çocukları evlerine ve sorumluluklarına bağlı kalmaları için bir vesile oluşturur.Dolayısıyla, çocuklarınıza karşılıksız sevgi ve ilgi gösterecek, bu güzel dost için siz de koşullarınızı düzenleyin. Üstelik bu dostu çok uzaklarda aramanıza da gerek yok. Sokak hayvanları, sonsuz sevgi ve ilgi için, kapının dışında sizleri bekliyorlar. Ayrıca, barınaklara da bu konuda baş vurabilir, oradaki küçük dostlardan birine de yuvanızı açabilirsiniz.

En güzel armağanın toplamak değil kazandırmak olduğunu öğretin;Bilirsiniz; çocuklar rengarenk çiçeklerin güzelliğine kapılıp,hediye vermek için size  bahçelerden, parklardan çiçekler toplarlar. Ancak, siz onlara size ve geleceğe verebilecekleri en güzel armağanın, toplamak değil, çiçek ya da fidan dikmek, yani doğaya oksijen ve yeşili kazandırmak olduğunu öğretebilirsiniz. Bunun için, uygun alanlar bulup birlikte fidan dikebilir, dilerseniz dernek ve vakıflarla  bu konuda çalışmaları olup olmadığını öğrenerek, onların gönüllülük çalışmaları arasına katılmasını sağlayabilirsiniz.


Okulda neler yapılabilir?


Sadece anlatarak veya kitaplardan okutarak, ezberleterek, sınava tabi tutarak, çocuklara doğa ve hayvan sevgisinin kazandırılması mümkün değildir. Toprakla buluşmayan eller, çiçeği koklamayan kişiler, doğanın ne anlam ifade ettiğini bilemezler.Aynı şekilde hiçbir hayvanla teması tanışıklığı olmayan bir çocukluktan gelecekte ne bekleyebiliriz?

Çocukların doğa ve hayvan sevgisiyle ilgili tiyatro,drama etkinlikleri yapması, fidan ve çiçek dikimi, toprakla buluşturulması,hayvan bakımı gibi aktivitelerle daha fazla buluşturulmaları gerekir.
Doğaya ve hayvanlara zarar vermenin insan neslini nasıl etkileyeceğini tiyatroda çocukların bizzat işlemesi, izlemesi gerekir. Küçük yaşlarda bu tür aktivitelerin yapılması, ileri yaşlarda daha bilinçli duyarlı bir neslin ortaya çıkmasını sağlayacaktır.

Bu anlamda okul öncesi çocuklarından itibaren gerekli olan doğa ve hayvan sevgisi ,bilinci kazandırılmalıdır. Bununla beraber okullarda  anne ve babaya verilecek eğitimlerde çok büyük önem taşır ; Anne baba rol modeldir her zaman çocuğuna.Anne ve babanın çevre hakkında çocuklarına sunabilecekleri bir şeyin olmaması, çocuklarında bu konuda bilinçsiz yetişmesine neden oluyor.

Okullarda anne ve babalarında çevrenin korunması, yeşillendirilmesi ve ağaçlandırılması  çalışmalarına bununla beraber hayvan bakımı ve sahiplenmesine de rehberlik edilerek etkinlikler hazırlayarak  çocuklarıyla beraber katılmaları sağlanabilir.

Çocuklara evlerinde bakacakları çiçek, fidan,balık,kuş,kedi,köpek… ortamlarının sunulmasıyla, çocuğun daha da bu işe önem vermesine ve güzel bir uğraş edinmesine sebep olur.
Okullar çocukların yaşayarak öğrendikleri öğretimin yanında eğitim yuvaları olmalı.Yağmur yağdığında gerekli önlemler alınarak çocukları dışarıya çıkarabilmeli veliler ne der korkusu yaşamadan…Örneğin  sokak hayvanlarını koruyacak projeleri ailelerle beraber yapabilmeli.Sadece hayvanat bahçesine gezi ya da bilişim çağının araçları ile bu eğitimi tamamlayamayacağının bilincinde olmalı.Ve en önemlisi velilerde okullarına güvenmeli destek olmalılar.

Toplum olarak
Tüm bunlarla beraber belediyeler STK kamu kurum ve kuruluşlarınada bu konuda sorumluluk düşmekte.Örneğin belediyeler daha yeşil ve daha hayvan dostu çalışmalarda ve çevre bilincinde olabilir.Doğa ve hayvan sevgisini konu alan yarışmalar paneller vs.düzenleyebilirler.Artı STK lar şu anda da çalışıyorlar oldukça gönüllü doğa ve hayvansever STK lar bulunmakta;onlardan bu günün çocukları yarının büyükleri için ortak çalışmalar bekliyebilirz.Ne yazık ki çok az olduklarından şu anda sorun çözmek çin yetişebilmekteler ancak gelecek içinda projeler bekliyoruz tüm belediyelerden stk lardam Kamu Kurum Kuruluşlarının yanında Özel Kurum ve Kuruluşlardan.

Son olarak ;
Doğanın  korunmasına dair yapılan çalışmalar son zamanlarda elle tutulur hale gelse de, doğa ve hayvan sevgisi bilincinin yerleşmesi iyi bir eğitimle mümkün olabilir.
Buda çocukların küçük yaşta doğa ve hayvan sevgisinin kazandırılmasının önemini arttırıyor. Çocukların doğayla iç içe olmaya alışmaları, kendilerini onun bir parçası olarak kabul etmeleri, onu korumalarına ve zarar gelmesini önlemeleri sonucunu doğurur. Böylece bizim bıraktığımız bu değerli mirasın, sonraki nesillere de aktarılmasını sağlarlar.

Siz de doğa ve hayvan sevgisi nasıl aşılanır, çevrenizdeki tüm dostlarınıza anlatın ve paylaşın. Bunu bir farkındalık projesi haline getirin. Çocukların, geleceğin birer sağlıklı, bilinçli,duyarlı bireyi olmalarını sağlayın.Burara ilk iş aileye anne ve babaya düşüyor.En çokta annelere; Anneler, geleceği yapılandırarak, daha yaşanabilir bir dünya yaratabilirler. Bu hareketi bir an önce başlatın. Çünkü dünyamızı anneler ve onların sevgisi kurtaracak.
 (25.02.2016- TRT-Kent  Radyosu 
Yapımcı Sunucu :Lalifer Balibeyoğlu 
Konuk :Sahide Kızılkaya )

Anaokulu Ve Huzurevi Komşu Olursa


“ Nesiller Buluşuyor” Projesi
3 ve 5 yaş çocuklarının neşe ile eğitim öğretim aldığı, evlerinden sonra okullarını ikinci bir yuva, okuldaki öğretmenleri ve arkadaşlarını ikinci bir aile bilen mutlu çocukların okuluyuz biz. Semtimizde birçok anaokulu ve huzurevleri bulunmakta. Komşuyuz J. Biz bunu nasıl fırsat eğitimine çevirebiliriz diye düşününce “Nesiller Buluşuyor” projesi yaşam buldu. Günümüzde çekirdek aile modelleri çoğunlukta, çocuklarımız ebeveynleri ve yaşıtlarından başka yaş aralığında bireylerle pek karşılaşamamaktalar. Bu proje ile kuşaklar arasında buluşma mümkün kılındı. Özel Sevgi 2 Huzurevi ile Özel Gökkuşağı Ağacı Anaokulu olarak komşuluğumuzu proje ortaklığına döndürdük. 2016 Ekim ayında başlayan proje 2017 Mayıs ayına kadar sürecek.
Projenin amacı kuşaklararası etkileşimi ve iletişimi sağlamaktır. Bu proje ile kendini hayatın dışında kalmış hisseden yaşlılarla, 3 ve 5 yaş arası küçük çocuklar bir araya getirildi.
Bu proje ile yaşlılar ve küçük çocuklar birlikte zaman geçiriyorlar; müzik dinliyor, dans ediyor, resim yapıyor, birlikte yemek yiyor, kutlamalar yapıyorlar….
Bu etkinliklerin her iki yaş grubundakilere de olumlu anlamda bir şeyler kattığı muhakkak:
Küçük çocuklar yaşlılık ve yaşlanmayla ilgili bilgi sahibi oluyor, yaşlılarla ve engelli insanlarla sağlıklı iletişim kurmayı öğreniyor, kendilerinden çok daha fazla deneyim sahibi olan yaşlılardan öğreniyor ve koşulsuz sevgiyle tanışıyorlar.

Huzur evi sakinleri penceresinden bakılınca, yaşlılarımız “işleyen demir ışıldar” diyerek proje kapsamında yaşanmışlıkların etkisiyle artık daha mutlular. Kendilerini sosyal hayattan izole edilmiş veya yalnız hissetmelerinin ve bunun sebep olduğu depresyon ve benzeri rahatsızlıkların da önüne geçilmiş olmakta.
Bu ve benzeri projelerle yaşayarak öğrenme sağlandığından, kazanımları çok yüksek olmakta. Okullarda ve diğer kurumlarda, bununla beraber sivil toplum örgütlerinde de benzer veya farklı projeler ile süreçte var olmak, sosyal duygusal faydayı bireylerin kazanmasının yanında kurumlarda, toplum ve dünyaya da kazanımları sayılamayacak kadar çok olmaktadır.

            
ÇOCUKLARIN KAZANIMLARI:
     1.      Yaşlılık ve yaşlanma süreciyle ilgili bilgi sahibi olmak,
     2.      Yaşlılarla ve engelli insanlarla sağlıklı iletişim kurmayı öğrenmek,
     3.      Kendinden 2 – 3 kuşak farkı olan insanlarla sosyalleşmek,
     4.      Yaşlanmanın korkulacak / kötü bir şey olmadığını göstermek,
     5.      Koşulsuz sevgiyi, önem vermeyi, yardımlaşmayı yaşamak / öğrenmek,
     6.      Başkalarının duygu ve düşüncelerine önem vermek / saygı göstermek,  
     7.      Farklılıklara saygı göstermek,
     8.      Nezaket kurallarına uymayı öğrenmek.

YAŞLILARIN KAZANIMLARI:
   1.      Küçük çocuklarla etkileşime geçebilme fırsatı bulmak,
   2.      Çocuklarla oynarken fiziksel aktivitelerde bulunmak / hareket etmek,
   3.      Çocuklarla onların ortamında eğlenerek mutlu olmalarını sağlamak, böylece sosyal – duygusal alanda kazanım edinmek,
   
      4.      Yaşadığı deneyim, bilgi ve tecrübeyi alt kuşaklara aktarma imkanına sahip olmak,
      5.      Çocuklara rol model olma fırsatı yakalamak,
      6.      Çocukların değerler eğitiminde aktif rol almak,
      7.      Kendini artık hayatın dışında hisseden yaşlıları tekrar hayatın içine çekerek, kendilerini gerekli ve önemli hissetmelerini sağlamak.  
     
      " Bu günün küçükleri yarının büyükleridir." ( M.K. Atatürk ) Bu gün çocuklara yapılan hizmet yarınların umududur....

Sahide KIZILKAYA

Özel Gökkuşağı Ağacı Anaokulu Müdürü

Çeldirici implantları temizlemeye var mısın?

Bugün hemen şimdi tüm realiteleri değiştirecek neyi farklı olabilirim ya da yapabilirim? Dedik ya sabahtan 30 kere 😃 üstüne bu post bi fark...